Перевод: с турецкого на все языки

со всех языков на турецкий

her çeşit

  • 1 her çeşit

    n. all sorts of

    Turkish-English dictionary > her çeşit

  • 2 her çeşit

    every kind of, all manner of

    İngilizce Sözlük Türkçe > her çeşit

  • 3 çeşit

    çeşit <- di> Art f; Sorte f; ÖKON Artikel m;
    çeşit(ler) (Waren)Sortiment n;
    çeşit çeşit verschiedene, alle Möglichen; verschiedener Art; sortiert;
    her çeşit … aller Art;
    çeşit düzmek das Sortiment erweitern

    Türkçe-Almanca sözlük > çeşit

  • 4 çeşit

    ассортиме́нт (м) разнови́дность (ж) сорт (м)
    * * *
    1. озвонч. -di
    1) сорт, род, вид

    bu çeşit — тако́го ро́да

    her çeşit — вся́кого ро́да

    2) биол. вид
    2. озвонч. -di
    ра́зный, разнообра́зный

    bin bir çeşit şey — вся́кая вся́чина

    çeşit çeşit — разнообра́зные, всевозмо́жные

    Türkçe-rusça sözlük > çeşit

  • 5 çeşit

    (-di)
    1.
    1) сорт, род, вид; разнови́дность

    çeşitlere ayırmak, çeşitler(in)e göre tasnif etmek — сортирова́ть

    isim ve çeşitleri — имена́ существи́тельные и их ви́ды

    ne çeşit? — како́й?, како́го ро́да?

    ödeneğin çeşiti — ви́ды (статьи́) ассигнова́ний

    2) ассортиме́нт; разнообра́зие
    3) мат. разли́чие
    4) торг. образе́ц, обра́зчик
    2.
    ра́зный, разли́чный, разнообра́зный; всевозмо́жный

    bin bir çeşit şey — вся́кая вся́чина

    çeşit çeşit — а) ра́зных сорто́в, ра́зного ро́да; разнообра́зные, разли́чные, ра́зные; б) рассортиро́ванный; классифици́рованный

    her çeşit — вся́кий

    Büyük Türk-Rus Sözlük > çeşit

  • 6 açık

    I s <- ğı>
    1) wirtsch, fin Defizit nt, Fehlbetrag m
    \açık vermek Defizit aufweisen, in den roten Zahlen stehen
    kasa açığı der Fehlbetrag in der Kasse
    ülkenin doktor açığı der Ärztemangel des Landes
    2) Lücke f
    3) ( gemi)
    \açıklarda auf offenem Meer
    4) açığa almak aus dem Dienst entfernen; ( tren) ausrangieren
    açığa vurmak ( ortaya çıkarmak) enthüllen, aufdecken; ( belli etmek) verraten, offenbaren
    yüzündeki ifade sevincini açığa vuruyordu der Ausdruck auf seinem Gesicht verriet seine Freude
    II adj <- ğı>
    1) ( kapalı olmayan) offen, geöffnet, auf
    \açık bırakmak offen lassen, auflassen
    \açık kapı bırakmak ( fig) sich einen Ausweg offenhalten, sich eine Hintertür offen halten
    \açık pencere önünde vor dem offenen Fenster
    \açık şehir pol offene Stadt
    gözünü \açık tutmak die Augen offen halten
    2) ( yol) frei
    yolu \açık olmak freie Bahn haben
    3) fin defizitär; ( çek) ungedeckt
    çek \açıktır der Scheck ist nicht gedeckt
    4) ( örtüsüz) unbedeckt; ( yara) offen; ( çıplak) bloß, frei; ( film, kitap) freizügig
    çok \açık bir film ein sehr freizügiger Film
    5) ( boş) leer, frei
    kâğıtta \açık yer kalmadı es gab keinen leeren [o freien] Platz mehr auf dem Blatt
    6) ( görevlisi olmayan) unbesetzt; ( boş) offen, frei
    7) ( vazıh) offen
    \açık konuşma zamanı artık gelmişti die Zeit war nun gekommen, offen zu reden
    8) aufgeschlossen
    her çeşit yeniliklere \açık olmak aufgeschlossen sein gegenüber allerlei Neuigkeiten
    9) ( renk için) hell
    \açık bir renk eine helle Farbe
    \açık sarı saçlı bir kadın eine Frau mit hellblondem Haar
    \açık tenli hellhäutig
    10) ( gökyüzü, hava) heiter, klar; ( hava) frei
    11) ( sarılmamış) lose
    12) (kamuya \açık, halka \açık, gizli olmayan) öffentlich
    \açık duruşma/oturum öffentliche Verhandlung/Sitzung
    13) \açık farkla önde olmak mit großem Abstand führen
    1) ( açıkça) offen
    \açık söylemek offen sagen
    \açık söylemek gerekirse, ... offen gesagt [o gestanden],...
    \açık vermek ( fig) sich verraten, sich anmerken lassen
    hiç \açık vermedi er ließ sich nichts anmerken
    birine \açık olmak jdm offen sein
    kapım sana her zaman \açıktır meine Tür ist immer für dich offen
    2) ( dükkân) offen, auf
    \açık tutmak ( kapıyı) aufhalten; ( gözlerini) aufbehalten, offen halten
    bu dükkân pazarları da \açıktır dieser Laden hat [o ist] auch sonntags offen
    dükkân \açık mı? hat das Geschäft auf?
    gözlerini \açık tutmak (a. fig) die Augen offen halten
    3) ( fam) ( radyo, ışıklar) eingeschaltet, an
    ışığı \açık bırakma! lass das Licht nicht an!
    radyo \açık mı? ist das Radio an?

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > açık

  • 7 steril

    معقم [مُعَقَّم]

    Türkçe-Arapça Sözlük > steril

См. также в других словарях:

  • çeşit — is., di, Far. çeşīden 1) Aynı türden olan şeylerin bazı özelliklerle ayrılan öbeklerinden her biri, tür, nev Her çeşit insanı kavrayacak bir sunuş tarzı vardı. H. Taner 2) Canlıların bölümlenmesinde, bireylerden oluşan, türden daha küçük birlik… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • her telden çalmak — 1) her çeşit işi yapabilir durumda olmak 2) birçok konuda bilgisi olmak Senin anlayacağın, her telden çalıyor benim çocuklar. A. Kulin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • insan çeşit çeşit, yer damar damar — toprağın her kesimi ayrı ayrı nitelikler taşıdığı gibi, insanlar da küme küme ve tek tek birbirlerinden ayrı nitelikler taşırlar anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ŞEKAVET — Her çeşit kötülük içinde olmak. Belâ ve zillete düşmek. Sıkıntıda kalmak. * Haydutluk, eşkiyalık …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • Xanadu Resort Hotel — (Белек,Турция) Категория отеля: 5 звездочный отель Адрес: Belek Tourism Center …   Каталог отелей

  • açık — sf., ğı 1) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik. R. N. Güntekin 2) Engelsiz Açık yol. 3) Örtüsüz, çıplak Açık baş. 4) Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 5) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • MÜSEBBİHAN — f. Tesbih edenler. Bütün noksan sıfatlardan, her çeşit kusurdan Cenab ı Hakkın uzak, temiz ve pâk olduğunu ikrar edenler, söyleyenler.(Evet, her bir nebat, her bir ağaç, pek çok lisan ile Sani lerini öyle gösteriyorlar ki; ehl i dikkati… …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • özgürlük — is., ğü 1) Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme veya davranma, herhangi bir şarta bağlı olmama durumu, serbestî ... her çeşit baskı, sanatın özgürlüğünü yok eder. Y. N. Nayır 2) Her türlü dış etkiden bağımsız olarak… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Limak holding — Limak 1976 yılında proje mühendisliği yapmak üzere kurulmuştur. Lider Makina (Limak) adı verilen şirket daha sonra altyapı yatırımlarına yönelerek, baraj ve otoyol projeleriyle büyük bir müteahhitlik şirketine dönüşmüştür. Limak Şirketler Grubu… …   Wikipedia

  • açık artırma — is. Bir malın satışında alıcılar arasında fiyat artırma yarışına dayanan satış, artırma, müzayede Açık artırmalardan, antikacılardan her çeşit saat toplamaya başladım. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • antikacı — is. Antika eşya, eser satan veya toplayan kimse Açık artırmalardan, antikacılardan her çeşit saat toplamaya başladım. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»